3 yorum

İyiki Doğdun Kızım..



Bu miniş kurabiyeleri ve pastasıda benim biricik kızım Delfin için hazırlandı..günlerdir süren hummalı hazırlıklar sonunda onun yüzündeki mutluluk bütün yorgunlukları aldı götürdü..7 yaşına giren güzel kızıma sağlıklı,mutlu ve başarılarla dolu uzun bir yaşam diliyorum ve SENİ ÇOK SEVİYORUM..iyiki doğdun canım kızım:))

read more
1 yorum

İYİKİ DOĞDUN DELFİN'İM..

Bugün çok özel bir gün,kızımın d.günü olmasının yanısıra anne olduğum,onunla olgunlaştığım,hayatımın anlam kazandığı,anneliğin ne kutsal bir görev olduğu ve evlat sevgisinin ne büyük olduğunu tattığım bir gün..hastanede onu kucağıma verdikleri anda onun o güzel yüzünü gördüğümde bütün acılarımın yokolduğu,9 ay yüzünü görmek için sabırsızlandığım minicik kızım artık kollarımdaydı .Tombul pespembe yanakları ve çatık kaşlarıyla minicik burnun ve minicik ellerinle benim için dünyanın en güzel bebeğiydin.. tarifi imkansız bir mutluluk yaşattın bize iyiki seni doğurdum ve iyiki senin annen oldum benim canım kızım..mutlu,sağlıklı ve başarılarla dolu bir hayatın olsun!..BABAN ve BEN seni çokkkkkkkkkkk seviyoruz..doğum günün kutlu olsun bebeğim:))
read more
1 yorum

Karadeniz Gezimiz...







Karadeniz'i görmeden Türkiye'yi gördüm dememeli insan..bir Karadeniz turu yapmayı her zaman istemişimdir.Sürmeneli olan arkadaşlarımızla ani yaptığımız bir kararla 4 günlüğüne gitmeye karar verdik,22 temmuz da tam eşimin d.günü olduğu gün
saat 8 uçağıyla gideceğimiz gezimize 1 saatlik bir rötarla 9 da çıkabildik ancak, saat 22.30da trabzon havaalanındaydık eve gidip eşyaları yerleştirip uyumamız 01:00 'i buldu sabah'ta büyük bir heyecanla başladık gezimize ilk durağımız tabiki kahvaltı yapabileceğimiz güzel bir yer arkadaşların akrabası olan SERENDER 'de yaptığımız ve kendi yerimiz gibi rahat olduğumuz bu yerde kuymağın nasıl yapıldığınıda birebir ahçıbaşından öğrendim..tarifine gelince gayet basit olan ve bir o kadarda lezzetli olan bu yöresel lezzet bizide mest etti..İstanbul'da da yapmak üzere bütün malzemeleride getirdim buraya.. en kısa zamanda denemek ve bu tadı sizlerlede paylaşmak istiyorum..içine mutlaka oraya ait olan Aho peynirinide koymak gerekirmiş ama kokusu çok kötü olduğu için ben koymadan yapmayı deneyeceğim,eminim aho peynirsizde güzel olacaktır..kuymağın tarifi:Bakır bir tavada bol koyduğumuz trabzon tereyağını eritip içine bir miktar aho peynirini koyup kavuruyoruz daha sonra orta boy bir tahta kaşıkla içine dolu dolu 2 kaşık mısır onu koyup 5dk.kadar daha kavurup 1.5 su bardağı ılık suyu ilave edip sürekli karıştırıyoruz topaklanmaması için daha sonra içine tel peyniri bolca koyup 5dk. kadarda peynirle pişmesini sürdürüyoruz..daha sonra ocaktan alıp trabzon ekmeğiyle bir güzel dibinide sıyırarak yiyiyoruz(en lezzetli yeri hafif yanık olan dibiymiş benden söylemesi)dibini kazımayı sakın unutmayın!..herkese Afiyet Olsun.
read more
1 yorum

Çiğ Börek..


Bu çiğbörekler tamamen Ayvalık'taki arkadaşımın orda yapıp bloğuna koyduğu ve benimde görüp canımın çektiği böreklerdir..ama Elif'cim böylede olmazki bizde insanız nihayetinde bir yerimiz şişmeden bugün kızımla yüzmeden geldikten sonra 1 saat içinde hazırlayıp bir güzel midemize indirdik bu enfes börekleri ,meğer ne kadarda özlemişim çiğbörek yemeyi; 8 tane benim, sedece 2 tanesini kızımın yediği börekler için çok teşekkürler Elif'cim bize hatırlattığın için bu tadı ..sizde yapmak isterseniz un,su ve bir tutam tuz ile hazırladığımız hamuru ceviz büyüklüğünde koparıp kahvaltı tabağı kadar açtığımız hamurların içine kıyma,rendelenmiş soğan,tuz,karabiber,pulbiber ve su koyduğumuz karışımdan koyup ortadan katlayıp şekillendirici ruletle kesip bol kızgın yağda kızartıp afiyetle yiyoruz..herkese kolay gelsin!..
read more
0 yorum

Mezun Olduk!..


2 senelik Anaokulu Eğitimimizin dün son günüydü,günlerdir hazırlandıkları yıl sonu gösterilerini,kep giyme törenlerini başarıyla sundular bize ellerinden geldiğince hata yapmadan..hepimiz pürdikkat seyrettik çocuklarımızı kah ağladık kah güldük izlerken onları..ne zaman büyüdüler,ne zaman okullu oldular,zaman nasıl hızla geçti..bizim minik kızımızda büyüdü ve diplomalı oldu işte!..şimdi ilkokul telaşımız Eylül'de yeni bir okul,yeni arkadaşlar ve yeni öğretmenler bizi bekliyor olacak,yepyeni sevinçleri hep birlikte karşılamak dileğiyle..Nice diploma törenlerine inşallah!!!!











read more
1 yorum

5 yaş pastası ve Sünnet kurabiyeleri...




Üst komşum Evren'in oğlu için hazırladığımız nazar boncuğu sünnet kurabiyeleri 60 adet olarak yapıldı..Alt komşum Funda'nın kızı Nil içinde 5 yaş pastası olarak hazırlandı bu parti pastası..keki kakaolu,kreması sade,içide muzlu ve damla çikolatalı oldu..burdan tekrar Nil'i ve Yiğit'i bir kez daha tebrik ediyorum..herşey gönlünüzce olsun çocuklar!..


read more
0 yorum

BEBEK KURABİYELERİ..

Dün Serap hn. ve Melek hn. için hazırladığımız 70'er adet bebek kurabiyelerimiz yine birbirinden cici oldular bence..hazırlarkende çok büyük keyif aldığımız kurabiyeler tarçınlı ve limonlu oldular..ben tekrar Serap ve Melek hn.a sorunsuz,sağlıklı doğumlar diliyorum..
read more
0 yorum

Çilekli Pasta...




Kızımın hastalığı nedeniyle evde nasıl vakit geçirsek diye düşünürken kızımın anne canım pasta istiyor yapalımmı?demesiyle tamam yapalım diye çıktı bir kere ağzımdan, onun canı isterde ben yapmazmıyım yeterki yesin..evdeki malzemeler kontrol edilip çilekli pasta yapmaya karar verildi.. bu arada benim en sevdiğim pastalardandır ''çilekli pasta''yapım aşamalarınıda fotoğrafladıktan sonra bu güzel pastanın tarifinide paylaşıyorum sizinle, mutlaka deneyin harika bir lezzet bence..
Pandispanya malzemeleri:
  • 4 yumurta(oda sıcaklığında)
  • 4 türk kahvesi fincanı toz şeker
  • 3 türk kahvesi fincanı un
  • 1 türk kahvesi fincanı yoğurt
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 3 yemek kaşığı kaynar su
  • 1 pk.kabartma tozu
  • 1 pk.vanilya
  • yapılışı:1)yumurtaları buzdolabından çıkarınca hemen sarısı ve beyazlarını ayır.o şekilde oda sıcaklığına gelmelerini bekle..2)yumurtaların akını bir tutam tuz ile iyice köpürene kadar çırpın.şekerin yarısınıda ilave edip kar gibi bembeyaz olup kaseden akmayacak kıvama gelene kadar çırpın(mutlaka cam yada metal bir kasede çırpın)daha başarılı oluyor 3)ayrı bir kasede yumurtaların sarılarını rengi dönene kadar çırpın sonraşekerin yarısını,vanilayı ve kaynar suyu ilave edin(kaynar su şekerin erimesini sağlayacak)iyice rengi dönene kadar çırpın.4)yoğurt ,sıvıyağı yumurta sarılarına ileve edip çırpın.5)un ve kabartma tozunu beraber en az iki kere eleyerek yumurtaların sarılarına ilave edip,un karışana kadar çırpın,30 sn.yeterli olur..6)en son yumurtanın akınısarılarına tahta bir kaşık yardımıylaakların havası sönmeden yavaş yavaş karıştırın bu aşamada hassasiyet çok öenemli aksi halde pandispanyanız kabarmaz sürekli alttan yukarı doğru haraketlerle iki karışımı birbirine yedirin7)24cm.lik kelepçeli kalıp kullanıyorsanızalt tabanına yağlı kağıt serin,kalıbın yanlarını yağlamayın yağ olmayınca pandispanya kalıbın yanlarına tutunup yükselir..8)180 derecede mutlaka önceden ısıtılmış fırında turbo olmadan 45-50 dk.pişirin. ilk 40 dk. kesinlikle fırının kapağını açmayın kürdan testinden başarıyla çıktıktan sonra kekiş fırından çıkarın,10 dk. soğuduktan sonrakenarlarından bıçakla geçerek kalıptan ayırın ve iyice soğumaya bırakın..pandispanya soğuduktan sonra bir makara iplik ve ya pasta kesiciyle 3 parçaya ayırıyoruz kekimizi..arasını istediğimiz pasta kremasıyla kaplayıp dilediğimiz meyvelerle süsleyebiliriz..Afiyet olsun!...
read more
0 yorum

Yıldönümümüz Kutlu Olsun!...



Dile kolay, evliliğimizin 11 yılı doldu bugün..iyi günde kötü günde,hastalıkta sağlıkta diye birbirimize söz verdiğimizin 11 yılı:)her sene klasik ,şık bir restaurantta başbaşa yemek yediğimiz bu özel günümüzde bu defa kızımın hastalığı dolayısıyla evde pizza yiyerek kutladık..işin şakası sağlık olsun,kızım iyi olsunda biz daha çok yemekler yeriz birlikte....Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence…Topluma kulaklarını tıkayarak hemde… Ne benim, ne de bizim sözlerimizle…Sadece gönlünüzden geçtiğince…
Dediği gibi Ataol Behramoğlu’nun;‘…Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mi büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömürdediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır. Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…her şeye rağmen doğru insanı bulduysanız evlilik çok güzel bir kurum bence..bende bu şanslı insanlardan biriyim,iyiki seni tanıdım ve iyiki seninle evlendim SENİ ÇOK SEVİYORUM!..daha nice 11 yılllaraaa...
read more
0 yorum

Palyaço Pasta ve Kurabiyeleri..


Sevgili Güneş'in babası Ferit Bey'inde aynı gün olan d.günü için esprili bir pasta tasarladık..pasta keki kakolu,sade krema içi ise çilekli,muzlu ve damla çikolatalı olarak hazırlandı..kurabiyelerde limonlu ve tarçınlı hazırlandı..burdan Ferit Beyede sağlıklı uzun bir ömür diliyoruz!..




read more
0 yorum

1 yaş pastası ve kurabiyeleri...


Minik Güneş'in 1 .yaş günü için hazırlandı bu pasta ve kurabiyeler..yine arkadaşım Elif ile çok zevk alarak hazırladık bu kurabiyleri ve 1.şeklindeki pastayı..pasta sade pandispanya,sade krema ve çilekli,muzlu, ananaslı olarak hazırlandı ..kurabiyelerde limonlu ve tarçınlı oldu..iyiki doğdun güneş sana upuzun bir hayat diliyorum..NİCE YILLARA!..








read more
0 yorum

Boğaz Sefamız..









Kızımın uçaktan sonra binmeyi istediği diğer bir taşıtta gemiydi,..bizde pazar günümüzü hem onun hemde kendimizin keyif alacağı bir ''Boğaz Turu''yapmayı planladık..bir kaç arkadaşımızı aradık herkesin bir planı olduğundan bizbize gitmeye karar verdik ve tuttuk Üsküdar'ın yolunu..saat 14:50 de kalkan gemide 1.5 saat çok keyifli bir boğaz gezisi geçirdik..aldığımız çıtır çıtır simitlerimizi yerken karınları gayet tok olan martılarıda beslemeyi unutmadık..saat 16:30 da Üsküdar'a geri döndüğümüzde hepimiz kurt gibi acıkmıştık ..Beylerbeyinde (iskele balıkta)mezgit,kalamar ve midyelerimizi yedikten sonra Kadıköy Baylan'a cup griye,framboazlı cup larda bir güzel yendikten sonra antikacıları ve çarşısını gezdikten sonra yorgun bir şekilde eve dönmek için yola çıktık tam pendiğe yaklaştığımızda arkadaşların yat limanı madoda kahve davetleriyle yönümüzü değiştirip keyifli sohbet yaptığımız pazar akşamımızda böylece son buldu..
read more
0 yorum

İmam Çağdaş..

Ve son olarak, İmam çağdaş gezimiz boyunca kebaplarını ve baklavalarını büyük bir iştahla yediğimiz bu yer gerçekten mükemmeldi..Gaziantep Uzun Çarşı ya da diğer adı ile Bakırcılar çarşısındaki mütevazi dükkanının hemen yakındaki yeni yerine taşınan İmam Çağdaş yine Antep kebabının kalesi olmaya devam ediyor.1887’de açılan lokantayı İmam Usta’nın torunu Burhan Çağdaş yönetiyor, ancak İmam Usta’nın oğlu Talat Çağdaş’da ilerlemiş yaşına rağmen yöresel giysileri içerisinde hala ocağın başında çalışmaya devam ediyorİmam Çağdaş’ta kebabın tadına doyamayacaksınız, Ali Nazik, soğan kebabı, patlıcan kebabı… hepsi birbirinden lezzetli. Küşneme kebabı da mevcut ama küşneme eti az çıktığı için sadece olduğunu bilipte talep edenlere sunuluyor. Kebaplarının lezzeti erkek koyun eti kullanmaları ve eti “zırh” denilen büyük bıçaklarla kıymalarından geliyormuş. Dişi koyun eti gevşek olduğu düşünüldüğü için tercih edilmiyor. Etle birlikte koyunun kaburgası civarındaki yağı da kebaplarda kullanılıyor. Lahmacunlarında ise farklı olarak soğan yerine sarımsak kullanıyorlar. Başka hiçbir yerde görmediğim bir farkları da yazları lahmacunu yanında soğuk, közlenmiş patlıcan ile servis etmeleri. Patlıcanı lahmacuna sarıp içine hafif limon sıkarak yiyiyorsunuz, bu tarza “söğürtme” adı veriliyor.İmam Çağdaş aynı zamanda tatlıları ile de meşhur. Kuru baklava, havuç dilimi, şöbiyet ağzınıza layık. Lokanta bir fabrika gibi çalışıyor, aynı zamanda hem yemek servisi veriliyor hem de şehir dışına gidecekler için paket servis hazırlığı gerçekleşiyor. Yemeğinizi yerken bir kenarda tepsiler içinde kebapları soğutmaya çalışan garsonları görürseniz şaşırmayın, zira paket servise konacak yiyecekleri soğutmakla meşgullerdir. Çalışanların birçoğu da eski, 31, 18, 12 yıldır burada çalışan insanlar var ve hayatlarından gayet de memnunlar.




read more
0 yorum

Yemeniciler..











Sokaklarda gezerken Gaziantep'e ait başka bir şeyle karşılaştık: yemeni. Troy filminin tüm ayakkabıları Antep'de yapılıp gönderilmiş. Yemeni 3 ayrı deri kullanılarak yapılıyor. Eskiden ceylan derisi de kullanırlarmış ama şuanda ceylan derisi bulunmadığı için genelde koyun,dana ve keçi derisi kullanıyorlarmış.Antep'de eskiden kalma klasik yemeniler hala bulunuyor. Ama bunların haricinde yenilik izleri taşıyan ve günümüzde kullanılabilen yemeniler de yapılıyor. Bunlar çeşitli renk ve şekilllerde. Terlik, ayakkabı ve bot şeklinde yapılıyor. Kızım ve kendime birer ayakkabı ve terliğini aldım ve ben hayatımda böyle rahat bir ayakkabı çeşidi görmedim yazın ayağını serin kışın ise sıcak tutuyormuş bu yemeniler, gerçektende antep gezimiz boyunca ayağımdan hiç çıkarmadığım yemenilerden çok memnun kaldım yapan kişinin kartınıda aldık diğer çeşitlerindende sipariş vereceğim heralde,Antep'e yolunuz düşerse mutlaka bu yemenilerden birer ikişer alın, inanın pişman olmayacaksınız!..
read more
1 yorum

Poy Baharatı..


Poy bahatratı, benim küçüklükten beri sabah kahvaltılarımın vazgeçilmez baharatıydı..Babaannemin köyünde kaldığımız süre içinde onun yaptığı ekmeğe yine kendisinin yaptığı tereyağı sürüp üzerine döktüğüm bu baharatın verdiği lezzeti yıllar geçsede unutamıyorum..Sevgili Arkadaşım Birsen ;beni hiç bir zaman poysuz bırakmadı burdan ona bir kere daha çok teşekkürler..annelerinin köye gittiği her zaman benide unutmayıp getirdiği bu baharat sabah kahvaltılarımın baştacıydı inanın.. biraz da Babaannemi ve onun köyünü hatırlattığı için belkide..Antep'e gidipte bu baharatı bulmadan gelmek olmazdı ve mutlu son poy baharatını buldum..şimdi içine kırmızı biber,karabiber ve birazda tuz ekleyip sabah kızartığım ekmeklerin üstüne serpip yemek için sabırsızlanıyorum..poy baharatı hakkında:Trigonella foenum-graecum L.Latince: Trigonella foenum-graecum L.Familya: Baklagiller (Leguminnosae) Tıbbi tanım Semen Foenugraeci
Yöresel İsimleri: Buy otu- çemen otu -boy otu - boya otu- poy otu- pıtlanÇemenotu Baklagillerin bir altgurubu olan trigenellagillerden olup bu gurubu 60 bitki dahildir, fakat sadece Çemenotu: Trigonella foenum-graecum şifa maksadı ile kullanılır ve bunun haricinde başka tür kullanılmazKÖKENİ VE YAYILIŞI: Vatanı doğu Akdeniz ülkeleri olup zamanla Fas'tan Çin'e kadar yayılmış ve en son olarak Amerika'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Eski Mısır yazıtlarından (Papürüsler) anlaşıldığına göre çemen tohumu baharat olarak MÖ:2000 yıllarından beri iştah açıcı, kuvvet ve zindelik veriçi olarak kulanılmıştır. Arapça helbah veya helbak olarak anılan bitki Türkçe'ye hulebe olarak geçmiştir. Türkçe boyotu diye anılması ise meyvelerinin uzun boylu olması nedeni ile bu isimle anılır.
Poy Çemeni çok eskiden beri bilinen bir kültür bitkisidir. MÖ. 2500 yılından beri yetiştirilmektedir. Çin den Akdeniz’e geniş bir alana yayılmıştır. Trigonella cinsi çoğu Akdeniz ve Doğu’da olmak üzere elli kadar tür içermektedir. Ancak trigonella foenun graecun L. türünün kültürü yapılmaktadır.
Ülkemizde de Trakya, Marmara, Orta, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yetiştirilmektedir. Ankara, Konya, Tokat, Afyon, Kahramanmaraş gibi illerde tarımı yapılmaktadır. Orta ve Güneydoğu Anadolu’da, tohumları için yetiştirilir. Çemen bitkisinin tohumları iç piyasada çeşitli amaçlar için kullanıldığı gibi aynı zamanda ihracatı da yapılmaktadır. Bugüne kadar ülkemizde bu kültür bitkisinde bir çeşit ıslah edilememiş, üreticiler tohumluklarını kendi ürünlerinden karşılamışlardır. Bitkinin yetiştiriciliğinde yazlık ekim yapılmakta ve bu da verim azalmasına sebep olmaktadır.
Tohumlarında müsilaj, uçucu yağ ve sâbit yağ, alkaloit, kolin, rutin gibi maddeler vardır.Tohumlar: % 50 müsilaj, yağ, fosforlu bileşikler ve steroidal saponinler taşır. Bunlardan diosgenin yağlı embriyoda bulunur. Kuru tohumlar % 0.8-2.2 oranında diosgenin ihtiva eder. Diosgenin miktarı Dioscorea ’ lardan düşük olduğundan Çemen Tohumu daha çok sabit yağ elde etmekte ve hayvan yemi olarak kullanılır. POY: Tohum alındıktan sonra geriye kalan meyve parçalarının toz edilmesi ile elde edilen bir üründür. Halen bilhassa İnegöl ve Karacabey köylerinde elde edilmektedir.Açık sarı renkli, hafif kokulu ve lifli bir tozdur. İstanbul ve Bursa bölgelerinde baharat olarak kullanılır. Kullanışı Bulgar Göçmenleri tarafında başlatılmış ve zamanla yaygınlaştırılmıştır.
read more
1 yorum

Antep Peyniri..


Antep'te kebaplarından ,baklavalarından sonra en fazla zevk alarak yediğim şey peyniri oldu ben bu tarz köy peynirlerinden çok hoşlandığım için bu peyniride çok sevdim..salatalarda,böreklerde,tatlılarda(irmik helvası,künefe v.s)tüketebileceğiniz gibi kahvaltıda sade ve tuzsuz olarakta tüketilebilir 10 kilo sipariş ettğim peynirin kilosuda 12 tl.bence hem çok sağlıklı hemde lezzetli denemeyen herkese tavsiye ederim!..Antep peyniri hakkında geniş bilgi:Antep peyniri, Gaziantep'de yapılıp tüketilen yöresel bir peynirdir. Görüntü olarak topak şeklindedir. Kaşar peyniri gibi dilimlenip yemeye müsait bir yapısı vardır. Ancak peynir daha çok ilkbaharda hazırlanıp yaz ve kış için tüketilmek üzere fazla miktarlarda muhafaza edilebilmesi için salamura suda saklanır.Bol tuzlu suda saklanan peynir oldukça sertleşir ve tuzlu olur. Bunun için yemeden önce suda bekletilmesi gerekir.Keçi, koyun ve inek sütünden yapılabilir.Saklanması:Piştikten sonra hiç bir işlem görmemiş tuzsuz haldeki Antep peyniri dilenirse buzlukta saklanabilir. Yeneceği kadarı çıkarılıp çözdürülerek tüketilir.Salamura yapmak için öncelikle peynir yıkanır, büyük bir kaba yayılıp üzerini örtecek kadar bol kaya tuzu dökülür. Bu tuzda bir kaç gün kalır, bu sırada sulanır. Bu aşamadan sonra 2 şekilde saklanabilir:1. Kuru tuz yöntemi: Tuzlu peynirin saklanacağı kapaklı bir kap (plastik yağ kapları bu iş için çok iyi oluyor) alınır. Peynir bu kaba bir sıra peynir bir sıra kaya tuzu olacak şekilde katman katman dizilir. Burada önemli olan bol miktarda tuz ile kaplamak, peynirin üzerine 2 gündür bekleyen tuzla birlikte fazladan tuz da kullanılması gerekiyor. Peynirin tuzda beklerken oluşan suyu da peynirin üzerine boşaltılır. Ayrıca su ilave edilmez. Serin bir yerde uzun süre saklanabilir. Bu şekilde peynir çok fazla sertleşiyor, yumuşaması için daha uzun süre suda bekletmek gerekiyor.2. Salamura yöntemi: 2 gün tuzda bekleyen peynir yıkanır, kaya tuzu ve su ile salamura su hazırlanır (burada kullanılan yöntem göz kararı olduğundan miktar veremiyorum ama salamura için yumurta testini kullanabilirsiniz. Çğ yumurtanın tuzlu suda yüzmesi gerek). Peynir bu suda buzdolabında saklanır.Kullanım şekli:Sertleşen peyniri yumuşatmak ve fazla tuzunu almak için bir süre sade suda bekletilir. Mesela 1 hafta içinde tüketilecek miktarda peynir buzdolabında su dolu bir kapta bektilir, yendikçe yerine tuzlu olandan takviye edilir.Ayrıca Gaziantep'de yemeden bir süre önce sıcak suda bekletilir. Biraz sert ve tuzlu olan peynir bu şekilde hem yumuşatılmış hem de tuzu alınmış olur. Sıcak suda bekleme süresine göre kaşar peyniri gibi sünmeye başlar. Arzu edilirse microdalga fırında yine bir miktar su ile birlikte çevrilebilir.Hellim peyniri gibi tavada kızartılabilir.Kullanım yerleri:Gaziantep yöresinde irmik helvasının içine tuzsuz Antep peyniri katılır. Kavrulan irmiğe şekeri ve suyu eklenip suyunu çektikten sonra ince dilimlenmiş tuzsuz Antep peyniri karıştırılıp kapak kapatılır. Helvanın sıcaklığı ile peynirler eriyip kaşar peyniri gibi sünecek hale gelir. Sıcak sıcak tüketilir.
read more
0 yorum

Zahter Bitkisi...

Gaziantepte bir çok yeni bitkiyle tanıştık bunlardan biride ''zahter''biz baharatçılardan kahvaltıda yenen içinde 40 çeşit baharat bulunan karışımını aldık..kızarmış ekmeğinizi önce zeytinyağına sonra bu zahter karışımına batırıp yiyormuşsunuz valla daha denemedik umarım lezzetli bir baharattır..yedikten sonra size fikrimi söylerim:)zahter bitkisi hakkında işte size geniş bilgi:GAZİANTEP - Gaziantep'te yaygın olarak kullanılan zahter bitkisi çayının insan sağlığına birçok faydası olduğu bildirildi. Gaziantep Bakırcılar Çarşısı'nda 1977 yılından beri aktarlık yapan botanikçi herbalist ((bitkisel tedavi uzmanı) İlhan Aslanyürek, "Zahter bir kekik türüdür. Türkiye'nin birçok bölgesinde yetişmektedir. Ancak en lezzetli olanı Gaziantep'te yetişenidir. Zahter bitkisi farklı yörelerde kara kekik, karabaş kekiği gibi değişik isimlerle de anılmaktadır" dedi. Gaziantep'te insanların zahter bitkisini çay olarak tükettiklerini fakat zahter bitkisinin faydaları hakkında yeterince bilgiye sahip olmadıklarını söyleyen Aslanyürek, "Zahter çayı bugün Gaziantep'in bütün kahvehanelerinde bulunmaktadır. Zahter çayının tüketilmesi çok güzel, bizim insanımız şunu bilmeli ki, sürekli tükettiğimiz kaçak çay vücuda zarar vermektedir. Yöremizde yetişen ve faydaları saymakla bitmeyen zahter bitkisini daha çok tüketmeliyiz" diye konuştu. Aslanyürek, özellikle şeker hastalarının zahter bitkisinden faydalanmaları gerektiğini belirterek, "Şeker hastalığı için zahterli bitki çayı ve zahterli bitki tozu karışımları kullanılmalıdır. Yalnız bu karışımlar rastgele yapılmamalıdır. Bitkilerin oranları, demlenme şekli, nasıl ve hangi dozda alınacağı çok önemlidir. Bu konularda bizden yardım alabilirler" şeklinde konuştu. Zahterin faydalarının saymakla bitirilemeyeceğini ifade eden Aslanyürek, "Zahter bitkisi içeriden kullanıldığında ruhi ve bedeni rahatsızlıklar, nevrasteni, kansızlık, tansiyon düşüklüğü, astım, amfizem, sindirim yetersizliği, grip, nezle, anjin, bağırsak iltihaplanması, soğuk algınlığı, ateşli hastalıklar, bağırsak parazitleri ve boğmaca öksürüğüne iyi gelmektedir. Zahter dışarıdan kullanıldığında grip, sinüzit ve bronşit hastalıklarına iyi gelmekte olup, deri hastalıkları için zahter merhemi kullanılmalı, romatizma ağrıları için zahter banyosu yapılmalıdır" ifadelerini kullandı. "Bugünlerde insanlar en çok zayıflama çayları kullanmaktadır. Zayıflama çayları normal vatandaş için artık lüks olmuştur. Bize gelen vatandaşların çoğu hastalıkla mücadele etmiş, sonuç alamamış, bir yerlerden bitkinin adını duyup gelen insanlardır" diyen Aslanyürek, "Bitkilerin tek tek resimlerini çekiyorum, daha sonra bitkiler hakkında bilgileri yazdıktan sonra dosyama koyuyorum. Bugüne kadar Gaziantep'te 650 çeşit bitki bulduk. Toplamda bu rakam 2 bini bulur. Gaziantep'teki 600 köyün hepsi taranmadı" dedi.
read more
1 yorum

Zeugma(mozaik müzesi)..







Gaziantep arkeoloji müzesinin bitişiğinde yer alan Zeugma Mozaik Müzesi Temmuz 2005'de Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından açıldı. Müzemiz, ülkemizin en büyük Mozaik müzesi, özgün teşhiriyle ise dünyanın ünik müzesi haline geldi. Eski ve yeni Müze binası bir galeriyle birbirine bağlanarak, Eski Müze, Gaziantep ve çevresindeki taşınabilir kültür varlıklarının kronolojik sırayla sergilendiği, “kronolojik müze” olarak düzenlendi. Gaziantep arkeoloji müzesi 3500m2'lik teşhir alanına sahiptir. Yeni yapılan binada 16 adet teşhir salonu, teşhiri yeniden düzenlenen eski binada ise 5 adet teşhir salonu bulunmaktadır. Yeni binadaki teşhir salonlarında Zeugma kurtarma kazılarında bulunan 550m.2 mozaik, 120m.2 fresk ve heykeller teşhir edilirken, eski binada ise Gaziantep çevresinin kronolojisiyle ilgili 1752 adet eser teşhir edilmektedir.Zeugma Mozaik Müzesi iki katlı olup, 16 adet teşhir salonu bulunmaktadır. Alt katta, Zeugma 2000 yılı kurtarma kazılarında meydana çıkarılan Poseidon ve Euphrates villalarının sütunlu avlusu, yemek odası, iç avlusu, mozaikleriyle, freskleriyle ve orijinal mimarisiyle birlikte sergilenmektedir. Bu salonda savaş tanrısı Mars'ın heykeli de yer almaktadır. Duvarlara da Zeugma kurtarma kazılarında bulunan mozaikler monte edilmiştir. Her mozaiğin yanında, resimli bilgi panoları yer almaktadır. İkinci katta, mozaikler ve mezar heykelleri teşhir edilmektedir. Bu katın balkonundan, yeniden kurulan Poseidon villasının avlusundaki Poseidon mozaiği ve oturma odasındaki Perseus mozaiği üstten seyredilmektedir. Ayrıca, bu salondaki oturma sıralarından, Zeugma ve Gaziantep çevresiyle ilgili kısa tanıtım CD leri projeksiyonla izlenebilmektedir.Pembe giysili Theonoe'nin resmi ziyaretçilere hoş geldiniz dercesine Müze girişinin karşısındaki mozaikte durur. Bu mozaikte, Kointus Kalpornius. adlı mozaik sanatçısının adı da yer alır. Önünde, aşk ve ruhun yan yana resmedildiği mozaik serilidir. Eros aşkı, Psykhe ise ruhu simgelemektedir. Sağda bu mozaiklerin bulunduğu, villalarının maketi yer alır. Bu maketten, Zeugma evinin avlusu, sığ havuzları, çeşmeleri ve mozaikleri görülebilmektedir.Ön salondan sağa doğru gezi yolu izlenildiğinde, solda duvara monte edilen “Dionysos'un Düğünü”' nün resmedildiği mozaik görülür. 1998 yılında Zeugma'da, teşhir edildiği salondan çalınan bu mozaikte, on iki adet figürden, günümüze sadece üç figür kalmıştır. Bu salondan ulaşılan Okeanos salonunda, nehir tanrılarının anne ve babası Okeanos ve Tethis'in resimlerinin olduğu mozaik ve geometrik desenli mozaikler yer alır.Bu salondan, müzenin en büyük mekanı olan, Mars salonuna ulaşılır. Güneyinde, Poseidon evinin peristyli, sütunları, sığ havuzu ve mozaiğiyle birlikte yeniden kurulmuştur. Sığ havuzda, denizlerin tanrısı Poseidon, deniz canlılarının arasında resmedilmiştir. Salonun merkezinde savaş tanrısı Mars'ın bronz heykeli, bir elinde mızrak, diğer elinde çiçek tutarak, kızgın bakışlarla ayakta durur. Göz bebeği gümüş ve altından yapılmıştır. Yüzünde öfke ve kızgınlık hakimdir. Savaş ve bereketi simgelemesiyle Dünya'da bilinen tek Mars heykelidir.Bu salonun tam karşısında “Kadınlar Odası” bulunmaktadır. Odanın tabanında, Samsatlı Zosimos imzalı, “Aphrodite'nin Taçlandırılması” mozaiği serilidir. Bu odanın tam karşısında, Zeugma yontusunun kadın ve erkek büstleri ve heykelleri sergilenmektedir.Buradan, sola dönüp, peristylin yüksek sütunlarının yanından geçerek, Euphrates salonuna ulaşılır. Solda genç nehir tanrıları arasında Fırat'ın nehir tanrısı Euphrates'in resmedildiği mozaik yer alır. Yanında, Zosimos ustanın bilinen ikinci eseri olan, “Kahvaltıdaki Kadınlar” adlı tiyatro oyununun bir sahnesinin resmedildiği mozaik mevcuttur.İkinci katta, balkondan, Poseidon ve Perseus-Andromeda mozaiklerinin muhteşem görünümü seyredilerek, mozaiklerin büyüsüne dalınır.Kronolojik Müzede 5 adet teşhir salonu vardır. Bu müzede eserler, insana duyarlı aydınlatmalı vitrinlerde teşhir edilmektedir. Galerinin bitiminde sağa dönülerek, b akır, demir v.b. minarellerden ve deniz canlıları ile yaprak fosillerinden oluşan tabiat tarihinin iki vitrini seyredilir. Daha sonra ise, Mamut iskeleti ve devamında ise, İnsanoğlunun ilk izlerini yansıtan 600.000 yıl öncesine ait, özellikle Dülük'de bulunan paleolitik taş aletlerinin ve bunların kullanımına yönelik didaktik materyallerin yer aldığı vitrinlerle teşhir devam etmektedir. Bu salondan Tunç çağı salonuna geçilir. Buradan, Hitit ve AsurTaş eserlerinin bulunduğu ince uzun salona, buradan takıların olduğu ve Zeugma'nın sembolü olan ve ziyaretcileri baygın bakışlarıyla süzen Çingene kızının da bulunduğu, salona geçilir. Bu salondan, Akamenid-Pers, Hellenistik ve Kommagene ile özellikle Roma dönemine ait heykelcikler, cam eserler, kırmızı astarlı kaplar ve tıp aletlerin sergilendiği salona girilir. Bu salonda, Zeugma kazılarında bulunan kaplar, heykelcikler, sikkeler, mühür baskıları ve bereket tanrıçası Demeter'in heykeli de sergilenmektedir.Müze girişinin solunda kayaya oyulan, aile mezar odası, lahitiyle ve mezar önüne konulan, mezar sahiplerine ait heykellerle teşhir edilmektedir.Theonoe'nin sevgiyi ve yaşamı simgeleyen pembe giysisiyle başlayan müze teşhiri, kaçınılmaz sonun sergilendiği aile mezarıyla son bulmaktadır.
read more
0 yorum

Gaziantep(Bey Mahallesi)







Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip olan Gaziantep, höyük üzerine kurulmuş küçük bir yerleşim yeri idi. Türklerin fetihleriyle bölgeye çeşitli Türk Boyları yerleştirilmesi ve yeni mahalleler kurulmasıyla Antep şehri gelişir. Antep'te bulunan hemen bütün mahalleler isimlerini bir cami veya mescitten almıştır. Bir tepe üzerinde yer alan Bey Mahallesi de ismini Bey Cami'nden almaktadır. Sokakların genişliği zamanın şartlarına göre düşünülmüş ve en fazla yüklü bir devenin geçebileceği genişlikte tutulmuştur. Özgün sokak dokusu korunmuş olan mahallede, yöresel keymıh taşından yapılmış olan tescilli/tescilsiz Antep Evleri yer almaktadır. Büyük oranda korunmuş olan mahallenin, modern kent alanı içinde geleneksel mimarinin tanıtılması ve yaşatılması amacıyla Sokak Sağlıklaştırma Projesi hazırlanmıştır. Hanifioğlu Sokak, Noter Sokak, Eski Sinema Sokak, Kayacık Ara Sokak, Öz ışık Çıkmazı ve Kıssa Sokaklarını kapsayan projeye göre Koruma Amaçlı İmar Planına aykırı betonarme yapılar tespit edilerek bu yapılar yıkılmış tarihi dokunun özgünlüğünü koruması sağlanmıştır. Ayrıca gerekli görülen bazı noktalarda da kamulaştırmalar yapılmıştır. Öncelikle sokaklarda bulunan bütün evlerin sokağa cephe veren taraflarında hasarlı olan duvarlarda çürüyen taşlar değiştirilerek yüzeyde raspa yapılmıştır. Yüzeylerin temizlenmesi için kimyasal ve mekanik temizliği yapılmıştır. Bazı cephelerde ise horasan sıva yapılmıştır. Kapılarda, pencere doğramalarında ve cumbalarda restorasyon işleri yapılmış ve gerekli görülenler değiştirilmiştir. Yine hasarlı çatılar restore edilerek gerekli görülenler değiştirilmiş ve yeni baca imalatı yapılmıştır. Sokaktaki mevcut asfalt kaldırılıp tüm alt yapılar (su ve kanalizasyon) yenilenerek elektrik ve telefon hatları da yer altına alınmıştır. Sokakların aydınlatılması yerden verilecek ışıklarla olup, yangın hidrandı, hidrolik çöp ünitesi de konulmuştur. Tüm bu uygulamalardan sonra sokaklar geleneksel kesme bazalt taş ile döşenmektedir. %95 oranında tamamlanmış olan projenin kısa sürede tamamlanması planlanmaktadır. Bey Mahallesi Sokak Sağlıklaştırma işi ile kültürel mirasımız olan Antep evleri ve sokakları hak ettiği özgün kimliğine kavuşacak ve mahalle bir çekim merkezi haline gelecektir. Turizm potansiyelinin artacağı gibi geleneksel dokunun korunmasıyla tarihten gelen tüm yaşam izlerinin nesiller boyu yaşatılması sağlanacaktır. Bu proje kamu-sivil birlikteliğinin bir örneği olacaktır.
read more
0 yorum

Meyankökü Şerbeti..


Yine Antepte bütün baharatçılarda sıkça rastladığım bir bitki ''meyankökü''nasıl bir tadı olduğunu merak edipte almadan önce denememi tavsiye etti sevgili arkadaşım Şenay..Antep sokalarında soğuk olarak satılan şerbetçilerden bir bardak alıp denediğimde kesinlikle bir bardağı bitiremeyeceğime karar verdim..Meyan şerbeti meyan kökünden elde edilen bir içecek. Gaziantep'de özellikle yaz aylarında ve ramazanda tercih edilir. Eskilerden kalma adet üzere çarşıda-pazarda sırtlarında taşıdıkları düğümde satıcıları vardır. Ramazanda ise köşe başlarında şeffaf poşetlere doldurulmuş şerbetlerin başında duran çoğunlukla çocuklardır. Dileyen evinde de hazırlayabiliyor. Serinletici özelliği yanında farklı faydaları da var.Gaziantep'de yaşıyorsanız eğer ramazanda hazırlanmış meyan şerbeti bulmakta zorlanmazsınız. Tadının nasıl olduguna gelecek olursak, ağızda bıraktığı mayhoş tattan haz almadım. Şeker konmadığı halde doğal bir tatlandırıcı var içinde. Biraz da meyan köküne ve yapana bağlı olarak rengi duru veya koyu veyahut tadı çok hoş veya acı olabiliyor. Meyan kökü Gaziantep'de direk şerbet yapılabilecek şekilde ezilmiş halde satılıyor.Faydalarına gelince;Soğuk olarak içildiğinde:
Mide rahatsızlıkları (gastrit, mide ülseri)
Böbrek kumu ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
salgı bezlerini yumuşatıcı etkiye sahiptir
Yaralarda et (epitelize) yetişmesini hızlandırır
spazmolitik ve antihistamin etkisi vardır
onikiparmak bağırsak ve mide ülseri, mide bezleri iltihabı tedavilerine yardımcı olur.
Mide ülseri, yanma ve ekşimesine çok fayda verir
İştahı açar
İdrarı arttırır
Şekerli madde tabii olduğundan şeker hastalarına zararı olmadığı düşünülmekteyse de, şekeri yükseltebilir.
Çok içilmesi halinde tansiyonu arttırabilir.
glisirizin olduğu için vücuda enerji verir Sıcak olarak, ıhlamur gibi demlenip içildiğinde (dem kaynatılmamalı) :
Nefes darlığı, astım ve bronşite iyi gelir.
Boğaz ağrılarını keser.
Balgam söktürücüdür.
Meyan şerbeti Ilık olarak gargara yapılıp içildiğinde ağız kokusu ve diş eti rahatsızlıklarına faydalıdır.
Güneydoğunun aşırı acı ve tadlı yiyeceklerine karşı mide rahatsızlıklarına az rastlanılmasının sırrı olarak meyan şerbetinin bol içilmesi kabul edilmektedir.Hazırlanışı:
1 yemek kaşığı Meyan kökü, 1 surahi suya atılır. 1 saat süzülmesi beklenir. Surahi karıştırılarak, bir defa süzgeçten geçirilir. İsteğe göre buz veya su ilave edilebilir. 1 paket yaklaşık 400 grİçeriği :
Gliserizin (gliserizin asidinin teşkil ettiği potasyum, tuzları) ,
Flavonoidler,
likviritin,
likviritozid,
likviritigenin,
glabra (glisiret) asidi,
dioksistigmasterin,
b-sitostern,
eterik yağ,
vitamin C,
sarı pigment,
asparagin,
Doğal şeker,
manit
read more
0 yorum

Menengiç Kahvesi..


Gaziantep sokaklarında gezerken yorgunluğumuzu atalım diye bir çay bahçesinde mola verdik..Antep'e gelipte menengiç kahvesi içmeden gitmek olmaz diye hepimiz bir yorgunluk kahvesi sipariş verdik sevgili kızımda dahil:)kahveyle pek arası olmayan ben bile merak ettim tadını bu kahvenin,içtiğimiz türk kahvesiyle hiç alakası olmayan kahvenin saymakla bitmeyen faydalarıda varmış..Menengiç veya mengüç kahvesi olarak adlandırılan kahve, antepfıstığının yabanisinden yapılan bir içecek. Yöresel bir tat olarak, Urfa yöresinde, sıkça kullanılan menengiç kahvesi, sağlık açısından da oldukça faydalı bir kahve.MENENGİÇ (MENEGÜÇ) KAHVESİNİN FAYDALARI ;* Öksürüğü keser.* Balgam söktürür.* Nefes açıcıdır.* Nefes darlığına iyi gelir.* Antiseptik özelligi vardır.* Göğsü yumuşatır.* Solunum yollarına faydası vardır.* Ayak terlemelerini önler.* Yaraları tedavi eder.* Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur.* Ses tellerine iyi gelir.* Mide ağrılarını dindirir.* Kalp yetmezliği riskini azaltır.* Afrodizyak(Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır.*Yağlı bir içecektir, yüksek E vitamini ve doymamış yağ asidi düzeyi ile kandaki kolesterolü düşürmeyekalp ve damar sertliğini önlemeye yardımcı olur.MENEGİÇ KAHVESİNİN YAPILIŞI ; Menengic Kahvesi TÜRK KAHVESİ tarzında ağır ateşte pişirildiği gibi, hazır kahve tarzında da kullanılabilir.TÜR KAHVESİ GİBİ PİŞİRMEK İÇİN : Bir Çay fincanı SÜT için bir tatlı kaşığı, Kahve Fincanı için bir kahve kaşığı Menengiç Kahvesi cezveye koyarak kısık ateşte bir taşım kaynatınız. Bir dakika bekleterek Şekerini isteğe göre ayarlayıp servis yapınız.Afiyet olsun..
read more
0 yorum

Gaziantep(Hayvanat Bahçesi)..







Gaziantep Hayvanat Bahçesi antep'e geldiğimizin 2.günü gezmek istediğimiz yerler arasındaydı özellikle kızımında gezmek için sabırsızlandığı hayvanat bahçesi G.antep Büyükşehir Belediyesi tarafından tanzim edilen Gaziantep Hayvanat Bahçesi,Burç ormanı içerisinde 1000 dönüm arazi üzerine tahsis edilmiş..Gaziantepte her zaman eksikliği hissedilen Hayvanat Bahçesi ve Rekreasyon alanı çalışmaları 1998 yılında başlamıştır..Gaziantep Hayvanat Bahçesi Türkiye'nin en geniş alanına sahip hayvanat bahçesi konumunda olup,Avrupa'da belli bir sıralamaya girmiş bulunmaktadır..içerisinde servis binası,cafeterya,akvaryum,kanatlılar için kafesler,maymun,kangru,devekuşu,atlar,deve,ceylan,geyik,dağ keçisi,dağ koyunu,karaca,kamerun koyunu evleri bulunmaktadır..
read more
0 yorum

Gaziantep(Bakırcılar Çarşısı)..







Buyrun Bakırcılar Çarşısına;İlk gün Gaziantep'e geldiğimizde ilk gezmek istediğim yerler arasındaydı Bakırcılar Çarşısı,Bakırcıların bakırı döverken çıkardıkları ''TıkTık,Tak Tak'' sesleri eşliğinde geziyorsunuz çarşıyı..Bakırcılar Çarşısı Gaziantep'in eski yerleşim bölgesinde bulunuyor,çevresinde eski hanlar(kürkçü hanı,hasırcı hanı gibi)ve diğer mesleklerle ilgili çarşılarda bulunmakta .Sırasıra küçük dükkanlardan ve bu dükkanlardan taşan ''bakır''eşyaların süslediği çarşıya girince insan kendini kaybediyor.Gündelik kullanım için,turistik ve süs eşyası olarak bütün bakır eşyalar ustaların el emeği göz nuru,Gaziantep bakırcılığının özelliği ise alışılmışın dışında aksine lehim kullanmaksızın tek parça olarak yapılmasıymış genellikle babadan oğula geçen bu el sanatları Gaziantep için önemli bir gelir kaynağıymış.Gaziantepli ustalar tarafından üretilen el emeği ürünler Antalya,İzmir,İstanbul ve Muğla gibi turistlerin yoğun olduğu illere gönderiliyormuş,bizimde ilk ve son gün gezmeye doyamadığımız çarşıda bütün bu ürünleri tek tek incelerken herşeyi almamak için zor tuttuk kendimizi ..çarşıdan görüntüleyebildiklerimiz işte bu fotoğraflar..
read more
Related Posts with Thumbnails